PAYLARIN BAZI HAK
EDENLERE YETMEYİP DİĞER BAZILARINA YETMESİ
Şafii (Allah ondan razı olsun)
dedi ki: Paylar sekiz, pay sahipleri de çok ise, fakirlerin toplamını bulmak
istediğimizde onların yoksullarla birlikte ı 00 kişi olduklarını ve
yoksulluktan onları 1.000'in çıkaracağını, borçluları 300, onları da 1.000'in
borçtan kurtaracağını görsek, fakirler ve yoksullar malın tamamının kendilerine
ondan hak ettikleri miktara göre verilmesini isteseler, onların böyle bir
istekleri haklı olamaz. Onların her bir sınıfına payı tam olarak verilir ve her
bir sınıfa mensup kimseler arasında hak ettikleri kadarı verilir. Eğer bu
onları ihtiyaçtan kurtarırsa mesele kalmaz. Şayet onları ihtiyaçtan
kurtarmazsa, pay sahipleri arasından başkalarından artan müstesna, onlara
hiçbir şey verilmez. Eğer başkalarından bir şey artmazsa onlara paylarına ek
bir şey verilmez.
Mesele bu şekilde olup
paylar onların hepsine yetersiz gelirse ve bundan dolayı onların hiçbir sınıfı
kendi payı ile ihtiyaçtan kurtulamıyorsa; her bir sınıfa kendi payı ne ise o
tam olarak verilir. Çünkü malda pay sahiplerinin payına eklemek için geri kalan
bir fazlalık yoktur. Aralarından bir sınıfın mensupları kendi hallerine
bırakıldıkları takdirde birbiri ile dayanışma içinde bulunup şikayet
ettiklerinden ötürü, o yıl onlara bir şey verilmezse, onların her bir sınıfa
mensup olanlarının çoklukları, aşırı ihtiyaçları ve paylarının yetersizliğinden
ötürü telef olacaklarından korkulursa, vali, onların paylarına başkalarının
paylarından -başkaları da ihtiyaçtan kurtulmadığı sürece- bir şey ilave edemez.
Ancak payları verildikten sonra bir şeyler artarsa, başkaları ile birlikte
onlara da verilir ve bu artışı verirken diğerlerine göre onlara üstünlük
tanımaz. İsterse ihtiyaçları daha fazla olsun. Aynı şekilde bir topluluğun
payını başkalarının aşırı ihtiyaçları ya da herhangi bir gerekçe sebebiyle başkalarına
öncelik tanınmaz, fakat her bir sınıfa ayrılanın tamamı o sınıfa verir /
verilir. İşte bütün paylar için aynı uygulamayı yapar.
Şehir ahalisi,
kuraklıkla karşı karşıya kalsa, davarları da kendileri de artık telef
olacaklarından korkuluncaya kadar helak olsa, bir başka şehir halkı ise,
herhangi bir tehlike ve korku ile karşı karşıya bulunmaksızın bolluk içinde
olurlarsa, onların sadakalarının sadakanın toplandığı yerdekilerden -ihtiyaçtan
kurtulmadıkları sürece- başka tarafa taşınması caiz olmaz. Çünkü bir kavme /
topluluğa ait kabul edilmiş herhangi bir şey, onlardan başkaları onlara göre
daha muhtaçtır diye onlara aktarılmaz. İhtiyaç; herhangi bir kimseye başkasının
malını alma hakkını vermez.
Sonraki için tıkla:
MALIN MEVCUT
OLANLARA PAY EDİLMESİ